Hasta bekleme odasındaki koltuklar yıpranmıştır ve tamir için döşemeci çağrılır. Döşemeci, koltukların kolları ve ön kenarlarının daha fazla yıprandığını fark eder. Bazı hastalar koltuklara tam oturmuyor, hep öne eğik, kalkmaya hazır bir şekilde bekliyor ve sürekli saatlerine bakıp ayaklarını yere vuruyordur.
Bu gözlem kardiyolog Meyer Friedman ve Ray Rosenman’ın ilgisini çeker ve 1950’li yıllarda uzun soluklu bir araştırmaya girişirler. Yanıtını aradıkları soru sonunda onları davranış özelliklerine ilişkin bir ayrıma götürür:
“Zamanla yarışan, aceleci, rekabetçi, çabuk öfkelenenlerle; temposunu iyi ayarlayan, dingin ve planlı ilerleyenler arasında bedenlerine yansıyan bir fark olabilir mi?”
Bu öykü, A–B tipi davranış tartışmalarının popüler başlangıç anlatısıdır ve bu ayrım, yalnızca kalp rahatsızlıkları için değil, iş hayatında terfi ve temsil kararları için de bir uyarıcıdır. Çünkü kariyer planlamasında seçilen çoğu zaman “hız” değil, “huzurla dengelenmiş hız”dır.









